Risk faktörlerine karşı önlem alarak, kalp damar sağlınızı koruma altına alabilirsiniz...
Bugün tüm dünyada kalp damar hastalıklarının tedavisinde önemli gelişmeler sağlanmasına karşın sigara, hareketsizlik ve yanlış beslenme sonucu her yıl on binlerce kişi kalp ve damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybediyor.
Kalp sağlığının bozulmadan yaşamın sürdürülmesinin önemi, gün geçtikçe artıyor. Sağlıklı beslenme kurallarına her gün yenileri ekleniyor, uzmanlar kişileri uyararak daha fazla önlem almalarını sağlamaya çalışıyor. Ancak tüm bu önlemlere karşın istatistikler hiç de iç açıcı değil.
ABD’de tüm ölümlerin %42’sı kardiyovasküler kalp hastalıklarından kaynaklanıyor. Ülkemizde de en önde gelen ölüm ve hastalık nedenlerinden birisi olmasının yanı sıra, bu hastalığın Türkiye’de görülme sıklığının kaygı verici biçimde arttığı gözleniyor. 1999 yılında ülkemizde 170 bin kişinin kardiyovasküler kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği görülüyor.
“Bu hastalık grubunda, getirdiği yüksek ölüm ve hastalığa neden olma oranları açısından kalp damar hastalığı özel bir öneme sahip.”
“Günümüzde kalp damar hastalığı tedavisinde teknolojik gelişmelerle birlikte yeni ufuklar açılırken, hastalıktan korunmaya yönelik birinci tedavi yaklaşımları da yoğun bir biçimde uygulamaya geçirilmektedir. Birincil tedavi stratejisi belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken çeşitli risk faktörleri ortaya konulmuştur. Kabul edilmiş risk faktörlerinin yanında yeni tanımlanan risk faktörleri de araştırılmaktadır. Hastalık ortaya çıkmadan önce yapılacak korumada bu risk faktörleri ile savaşım ne kadar önemli ise, bunların erken tespiti de o kadar önemlidir.”
DAMAR SERTLİĞİNE DİKKAT!
Yaygın bir hastalık olan damar sertliği (ateroskleroz), tüm damar sistemini etkileyen bir hastalık. Gelişimi çocukluk yaşlarından itibaren başlayan bu hastalığı, erken dönemde tanısının konulması çok zor. Hastalığın varlığı ancak geç dönemde fark ediliyor.
“Günümüzün bilgilerine göre damar sertliği, belirli bir genetik altyapı ve riske sahip kişilerde, çevresel risk faktörlerinin etkisi ile ortaya çıkan bir durumdur. Damar sertliği oluşumunda yüksek kolesterolün yanında diyabet, hipertansiyon, sigara içimi ve genetik geçişin rolü kanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalarda yüksek kolesterol düzeylerinin düşürülmesiyle, damar sertliği riskinin azaldığını gösteren oldukça fazla bulgu tedaviye yansımıştır.”
KORUYUCU ÖNEMLER ALINMALI
Kalp damar hastalığının önlenmesi için öncelikle risk faktörlerini iyi bilmek gerekiyor. Bunun belirli kriterleri var. Ana hedef kötü kolestrol olarak bilinen LDL kolesterolün düşürülmesi olarak kabul ediliyor. LDL dışı risk faktörleri ise yaş, ailesel kalp damar hastalığı öyküsü, HDL iyi kolesterol düşüklüğü, hipertansiyon ve sigara kullanımı. Özellikle iyi kolestrol seviyesinin 40’ın altında olmaması ve tansiyonun 140/90’dan küçük olması büyük önem taşıyor. Dr. Ekicibaşı bel çevresi kalınlığının da öneminin altını çizerek erkeklerde en fazla 102cm’in, kadınlarda 88cm’in sınır kabul edildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Obezite, fiziksel hareketsizlik ve kan basıncının yükselmesi ile inme, kalp damar hastalığı, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği, periferik damar hastalığı ve erken ölüm arasında yakın bir ilişki saptanmıştır.”
SİGARADAN VAZGEÇİNİZ
Sigara önlenebilir risk faktörlerinden en önemlisi. Ülkemizdeki yaygın kullanımı nedeniyle özel bir önem taşıyor. Araştırmalar Türk erkeklerinin % 50’sinin, kadınlarının % 20’sinin sigara kullandığını ortaya koyuyor. Üstelik özellikle Türk kadınlarının sigara tüketiminin giderek arttığı görülüyor. “Sigaranın bırakılması ile kardiyovasküler risk, yaşlı hastalarda bile hızla düşmeye başlar. Bir yılın sonunda %50’ye kadar azalan risk , 3. yılın sonunda koroner riski sigara içmemiş insanlar düzeyinde geriler.Yaş da, damar sertliği sürecinde önemli ve değiştirilemez bir faktör. Artan yaşla birlikte kalp damar hastalığı görülme sıklığı da artıyor. Erkeklerde 45 yaş ve üstü, kadınlarda 55 yaş ve üstü olmak kalp damar hastalığı gelişimi için değiştirilemez risk faktörü olarak tanımlanır.”